HACİZ KURAL OLARAK MÜMKÜN, ANCAK ŞARTLARI VAR!
İİK Madde 83/1'e göre; "Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir."
Ancak, İİK M.83 kısmen haczi caiz olan şeyler başlığı altında düzenlenmiş olup madde hükmünde de belirtildiği üzere borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Yani icra müdürü hacze karar verirken borçlunun ve ailesinin geçinmesi için gereken miktarı göz önüne alarak karar verir. İcra müdürünün bu hususta takdir yetkisi mevcuttur. Devam eden fıkraya göre ise;
İİK M.83/2; "Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez."
Görüldüğü üzere öncelikle icra iflas kanunu 2 şart öngörmüş;
1) Haczedilecek miktarın emekli maaşının en az dörtte biri olması
2) Geriye kalacak olan tutarın borçlunun ve ailesinin geçimine yeterli olması.
DİKKAT! 5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU'NA GÖRE BAŞKA ŞARTLAR DA VAR.
5510 SAYILI KANUN MADDE 93'e göre; Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.
Kanun maddesine göre emekli maaşının haczi için ya borçlunun rızası olacak ya da nafaka borcuna ilişkin bir icra takibi veya 88. maddede anlamında borçlunun kuruma olan prim borcuna dair bir amme alacağı mevcut olması gerekecektir.
O halde özetleyecek olur isek emekli maaşına haciz konulabilmesi için;
- Borçlunun muvafakati
- Nafaka alacağına ilişkin icra takibi
- SGK'nın prim alacağına ilişkin icra takibi
Hallerinden biri söz konusu ise
-Emekli maaşının en az 1/4'üne
-Şayet icra müdürü kalan miktarın borçlunun ve ailesinin geçimini sağlamaya yettiği kanaatinde ise 1/4 'ten fazlasına haciz konulabilir.
Ancak dikkat edilmesi gereken diğer husus borçlunun rızasının arandığı hallerde emekli maaşına haciz konulması yönünde önceden yapılan anlaşmalar geçersizdir.
İİK Madde 83/a'ya göre; "82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir."
Yani borçlunun rızasının aranması gereken hallerde ancak borçlu icra dosyasına muvafakat verdikten sonra haciz müzekkeresi gönderilecektir. Bu rıza da icra takibinin kesinleşmesinden sonra olmalıdır. Aksi taktirde icra müdürünün kararı kanuna aykırı olacaktır.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2014/15994 K. 2014/17253 T. 10.11.2014; (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
ÖZET : Dava, bankadan kullanılan tüketici kredisi nedeniyle emekli maaşı üzerindeki bloke işleminin kaldırılması istemine ilişkindir.
5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği, bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür.
Yine İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa'nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.
Somut olayda da davacı davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK'nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde mahkemece aksi yöndeki yazılı gerekçe ile yapılan kesintilerin haklı olduğu, davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Hukuk Genel Kurulu 2014/684 E. , 2016/106 K. 27.01.2016 tarihli karar; (https://www.kararara.com)
"...Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; icra kefilliğinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti ve bu aşamaya kadar yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, icra kefilliğinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin eldeki davada; icrai kefaletin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, davacının yurtdışı emekli maaşının hazzedilip haczedilemeyeceği, varılacak sonuca göre de davacının menfi tespit ve istirdat isteminin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82 ve 83. maddeleri ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88 ve 93.maddesidir. Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Ancak, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir (Kuru, Arslan, Yılmaz, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 15. Baskı, Sh.289 vd). Haczedilemeyen mallar ikiye ayrılır: 1)Tamamı haczedilemeyen mal ve haklar, 2)Kısmen haczedilemeyen mal ve haklar. Tamamı haczedilemeyen mal ve hakların ilki; manevi tazminat gibi, maddi hukuka göre başkasına devri kanunen yasak olan mal ve haklardır. İkinci grubu ise 2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinde sayılan; Devlet malları gibi, mal ve haklar oluşturmaktadır. Son olarak, özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan; sosyal sigortalar kanunları gereğince bağlanan gelir ve aylıklar gibi, hakkında özel hüküm bulunan mal, hak ve alacaklardır. Öte yandan, 2004 sayılı Kanun’un 83. maddesi uyarınca; borçlunun maaş ve ücretinden, borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için gerekli olan miktar haczedilemez, borçluya bırakılır. Madde uyarınca; maaşlar, ödenekler, her çeşit ücretler, emekli aylıkları, sigortalar veya emekli sandıkları tarafından tahsis edilen iratların bir kısmı haczedilemez. Maddedeki maaş ve ücret kavramı sınırlayıcı bir açıklama bulunmadığından geniş yorumlanmalı, ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın, borçlunun bedeni veya fikri çalışmasının karşılığı olan her türlü ücret ödemesi bu kavram içinde değerlendirilmelidir. Kanun koyucu ücretin kaynağı veya ödeyen yönünden bir ayrım yapmamış, borçlunun geçimini sağladığı bir ücret olup olmadığı hususunu değerlendirmiştir. Ücretin, borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için gerekli miktarı, icra müdürü tarafından borçlunun ve ailesinin sosyal, sağlık ve tahsil durumlarına göre takdir edilir. Somut uyuşmazlıkta; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan davacı borçluya yurtdışından bağlanan ve yurtdışı sigorta mercii tarafından ödenmekte olan emekli maaşının haczi prosedürü tartışma konusudur. Öncelikle belirtilmelidir ki davacı borçlunun yurtdışı sigorta mercii tarafından ödenen aylığının haczedilemeyeceği yönünde 2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinin aradığı şekilde özel bir kanun hükmü bulunmadığından, yurtdışından alınan aylığın haczi mümkündür. Ne var ki, 5510 sayılı Kanun’un 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 22/2-b maddesi ile değişik 93. maddesine göre, "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir." Bu düzenleme İİK.'nun 83/a maddesine göre özel nitelikte olduğundan, yurtdışı sigorta mercii tarafından ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczinde, takibin kesinleşmiş olması şartı ile 28.0.2009 tarihi sonrasında borçlunun haciz tarihinden önce hacze muvafakati geçerlidir. Anılan düzenleme İİK'nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle tatbik edilir. Hacze muvafakati icra kefili vermiş ise sadece takip borçlusu yönünden takibin kesinleşmesi yetmez aynı zamanda icra kefili yönünden de takibin kesinleşmiş olması gereklidir. Somut olayda borçlu, Karaman İcra İflas Müdürlüğünün 2007/1384 Talimat dosyasında 03.06.2009 tarihli haciz tutanağı ile yurtdışı sigorta mercii tarafından ödenen aylığının haczedilebileceğine muvafakat etmiştir. Ancak icra kefili olan davacının kendisi yönünden henüz takip kesinleşmeden maaş haczine muvafakat etmesi geçersizdir. Bu nedenle davalı ... yönünden yukarıda açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde yapılacak değerlendirme ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir..."
Her ne kadar kanun maddesi açık ve yargıtayın da içtihatları bu doğrultuda olsa da aksi yönde karar için Bkz: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/16211 E. , 2017/4807 K. ,16.12.2017 tarihli kararı)
EMEKLİ MAAŞINA KONULAN HACZİN KANUNA AYKIRI OLMASI DURUMUNDA
Şayet emekli maaşına konulan haciz haksız ise borçlu, talep ile haczin fek edilmesini ve kesintilerin iadesini talep edebilecektir.
İİK Madde 361; "İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır."
Ancak haczedilen tutar alacaklıya ödenmiş ise uyuşmazlık istirdat davasına konu olacaktır. Diğer yandan burada tartışılması gereken bir husus mevcuttur. İstirdat davasının açıldığı durumlarda davayı kazanan borçlu istirdat davasında hükmolunan alacağını dava sonunda tahsil edemez ve ilamlı icra yoluna başvurur ise yeni icra takibinde borçlu olan alacaklı takas mahsup talebinde bulunabilecek midir?
Fikrimce bu alacak için takas- mahsup talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi gerekmektedir. Aksinin kabulü kanunun koyuluş amacına da ters düşecektir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2002/1508 Esas, 2002/5286 Karar 27.05.2002 tarihli kararına göre; (https://lib.kazanci.com.tr/)
"...ÖZET : SSK Kanunu gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyeceği gibi, bu mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar geçerli değildir. Yine, bu alacakların takası da kabil değildir. Bu itibarla şahsa imzalatılan, kullanılan kredi borcunun yatırılmaması halinde emekli maaşının kesilmesine yetki verildiğine dair belge baştan itibaren batıl olup, buna dayanarak yapılan kesintilerin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davacının emekli maaşından kesilen miktarın bankadan tahsiline karar verilmesi gerekir..."
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ ESAS NO:2015/9398 KARAR NO:2015/16050 KARAR TARİHİ: 09.06.2015 (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
"...Somut olayda sadece dosyada var olan ve alacaklıya henüz ödenmemiş para var ise borçluya iade edilir fakat borçlunun maaşından yapılan kesintinin İİK 361 md. uygulanması sureti ile geri verilmesi mümkün olmadığından ve bu talebin genel mahkemede açılacak istirdat davasında tartışılması gerektiğinden kesilen bedellerin davacı yana ödenmesinde ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir..."
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ ESAS NO:2015/13272 KARAR NO:2016/4404 KARAR TARİHİ:10/03/2016 (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
"...Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili hakkında İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2008/798 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını ve takip dosyasında Bağ-Kur'dan aldığı emekli maaşının 1/4 'ü üzerine haciz konularak yapılan kesintilerin takip dosyasına gönderildiğini, haciz işleminin 5510 sayılı Yasa'nın değişik 93. maddesine aykırı olması nedeniyle şikayet üzerine İstanbul 17. İcra Mahkemesi'nin 2014/917 - 773 E.-K. sayılı kararı ile emekli maaşına konan haczin kaldırılmasına karar verildiğini belirterek, haciz sebebiyle takip dosyasında bulunan ve henüz alacaklıya ödenmeyen 7.861,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının emekli aylığının 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi hükmüne göre haczi yasal olarak mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının istirdat talebinin kabulü ile haksız olarak kesildiği anlaşılan ve talep edilen miktar olan 7.861,00 TL'nın davacıya iadesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Bağ-Kur emekli maaşına konulan haciz nedeniyle davalı alacaklıya ödenmek üzere icra müdürlüğü kasasında bulunan paranın istirdatına ilişkindir. İİK'nun 361. maddesinde fazla verilen paranın geri alınması düzenlenmiştir. İcra hukuk mahkemesi tarafından davacının emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiğine göre yapılan kesintilerin iadesi işlemi, icra müdürü tarafından talep üzerine yapılması gerektiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir..."
O halde tekrarlayacak olursak emekli maaşına haciz konulabilmesi için;
-Borçlunun muvafakati
- Nafaka alacağına ilişkin icra takibi
- SGK'nın prim alacağına ilişkin icra takibi
Hallerinden biri söz konusu ise
-Emekli maaşının en az 1/4'üne
-Şayet icra müdürü kalan miktarın borçlunun ve ailesinin geçimini sağlamaya yettiği kanaatinde ise 1/4 'ten fazlasına haciz konulabilir.
Şimdi burada bir kafa karışıklığı söz konusu. Öncelikle İcra İflas Kanununa göre haciz 1/4'ten fazla olamaz değil az olamaz. Yani icra müdürü 3/4'üne de haciz koyabilir gibi gözüküyor. Peki maaş hacizlerinde maaşın 1/4'ünden fazlasına haciz konulamıyor, emekli maaşlarında nasıl konulabiliyor?
4857 sayılı İş Kanunu Madde 35 ; İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.
İşte iş kanunundaki bu maddeden dolayı istisnalar saklı kalmak kaydıyla maaşın 1/4'ünden fazlasına haciz konulamıyor. Ancak fikrimce bu hüküm emekli maaşlarında uygulanamaz. Diğer yandan uygulamada emekli maaşının 1/4'ünden fazlasının borçlunun kendisinin ve ailesinin yaşamına yetecek miktarda olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Zira kanun borçlunun başka bir mal varlığı olup olmadığını sorgulamamış sadece emekli maaşının haczedilmeyen kısmının borçlunun kendisinin ve ailesinin yaşamına yetecek miktarda olmasını aramıştır. Bu nedenle uygulamada bu tartışmanın çok da bir önemi yoktur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/30142 E. , 2011/11200 K. 31.05.2011 Tarih (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
İcra müdürlüğünce 3.kişi P... Teks. Halı San. ve Tic. Ltd. Şti. yazılan 24.08.2010 tarihli yazı ile borçlunun maaşının ¼’ ü üzerine haciz konulduğu anlaşılmıştır. Borçlu işçi olup, haczedilmezlik şikayeti hakkında 4857 Sayılı Kanun hükümleri uygulanır. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasının 93.maddesi ise Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan emekli maaşları hakkında olup, olayda uygulama yeri yoktur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/21187 E. , 2011/5481 K. 04.04.2011 Tarih; (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
...Üsküdar Aile Mahkemesince verilen ilam gereği birikmiş nafaka alacağının tahsilini teminen borçlu hakkında ilamlı takip yapılmaktadır. Borçlu emekli maaşına nafaka alacağı nedeniyle konulan haczin kaldırılması isteği ile icra mahkemesine başvurmuştur.
Takibe konu alacağın nafaka alacağı olması nedeniyle 5510 sayılı sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5754 sayılı kanunun 56. maddesi ile değişik 93/1 maddesi gereğince haczi mümkündür.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 26.04.2010 tarihli yazısının incelenmesinde; borçlunun üç aylık maaş tutarının 3285.48 TL olduğu, bu kurumca kesintilerin üç aylık yapıldığı, kesintilerden sonra borçlunun eline 1855.36 TL nin geçtiği belirtilmiştir.
2004 sayılı İİK nun 83/2 maddesinde “haczolunacak miktar bunların dörttebirinden az olamaz, birden fazla haciz var ise sıraya konur, sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu durumda borçlu vekilinin dava dilekçesinde borçlunun maaşının tamamının haczedilmesi nedeni ile yaşam hakkı tanınmadığı şeklindeki beyanı gerçeği yansıtmadığından işlemekte olan nafakanın tamamının, birikmiş nafakanın ise İİK.nun 83/2.maddesi koşullarında haczinin mümkün olduğu hususu nazara alınarak karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...
Diğer bir husus ise emekli maaşına haciz konulabilecek durumlardan birinin varlığı halinde icra memuru her durumda maaşın 1/4'üne haciz koyabilir. O zaman icra müdürü takdir yetkisini hangi durumlarda kullanabilecektir. İşte yukarıda açıkladığımız görüşe göre emekli maaşının 1/4'ünden fazlasına haciz koyabileceğini kabul edersek, 1/4'ünden fazlasına haciz talep edildiği durumlarda, borçlunun muvafakati yoksa icra müdürünün takdir yetkisini kullanma şansı bulunacaktır. Bunun dışında emekli maaşının 1/4'ünü her durumda haczetmek zorundadır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2013/2274 E. , 2015/1486 K. 27.05.2015; (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
"...İİK’nın 83. maddesindeki düzenlemeden ayrılarak emeklimaaşınınhaczi için özel bir düzenleme getirmiştir. Bu nedenle de somut olaya özel kanun maddesinin öncelikle uygulanması gereklidir.
İİK’nın 83.maddesine göre borçlunun gelirinin en az dörttebiri her halükarda haczedilir. Bu oran, asgari yapılması gereken kesintiyi ifade ettiğinden, icra memuru, borçlunun maaşı ve durumu ile muvafakatinin bulunup bulunmamasına göre dörttebirden fazla kesinti yapılmasına karar verebilir (PEKCANITEZ, Hakan – ATALAY, Oğuz- SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral- ÖZEKES, Muhammet: İcra ve İflas Hukuku, Yetkin Yayınları, 10. Bası, Ankara 2012, sh. 265- 266- 271- 285)..."
EMEKLİ MAAŞININ TAMAMINA HACİZ KONULABİLİR Mİ?
Şayet borçlunun, emekli maaşının tamamına haciz konulmasına muvafakati var ise emekli maaşının tamamına haciz konulabilir. Bu durumda icra müdürünün İİK m.83/1'deki takdir yetkisinden söz edilemeyecektir.
YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ ESAS NO. 2014/11804 KARAR NO. 2014/16976 KARAR TARİHİ. 11.6.2014 (https://karararama.yargitay.gov.tr)
"...28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32.maddesiyle 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde yapılan değişiklikle, ‘bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir’ hükmü getirilmiştir.
Bu düzenleme İİK’nun 83/a maddesine göre özel nitelikte olduğundan, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczinde, takibin kesinleşmiş olması şartı ile 28.02.2009 tarihi sonrasında borçlunun maaş haciz tarihinden önce hacze muvafakati geçerlidir. Anılan düzenleme İİK’nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle tatbik edilir.
Somut olayda, borçlunun takip kesinleştikten sonra 18.12.2013 tarihinde menkul haczi esnasında SGK’dan aldığı maaşının tamamına haciz konulmasına muvafakat ettiğini bildirmiş, icra müdürlüğünce borçlunun muvafakati doğrultusunda emekli maaşının haczi için işlem yapılmıştır. Bu durumda anılan muvafakat geçerli olup, bu doğrultuda emekli maaşının tamamının haczine yönelik işlem de yasaya uygundur..."
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 2016/19858 E. 2017/11840 K. 3.10.2017 TARİH (https://karararama.yargitay.gov.tr)
"...Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takip kesinleşmeden emekli maaşından aylık 1.000,00 TL kesilmesine muvafakat ettiğini, maaşının 1.200,00 TL olması sebebiyle neredeyse tamamının borca kesildiğini belirterek İİK'nun 83.maddesi gereğince emekli maaşı üzerindeki haczin tamamının veya 1/4'ü aşan kısmının kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilerek, borçlunun maaşının 1/4'ü dışındaki kısmına konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
17.04.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanun'un 56. maddesiyle değişik 5510 Sayılı Kanun'un 93.maddesinde; "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez." hükmü yer almaktadır.
28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun'un 32.maddesiyle 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 93/1. maddesinde yapılan değişiklik sonucu; "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödemelerin haczedilmesine dair talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir" hükmü getirilmiştir. Buna göre, muvafakatin geçerli olması için, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması yeterlidir. Bu düzenleme usule değil esasa dair olup, İİK. nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle uygulanır.
Somut olayda, borçluya 10.02.2015 tarihinde örnek 7 ödeme emri tebliğ edildikten sonra, borçlunun, 20.02.2015 tarihinde emekli maaşından her ay 1.000,00 TL kesilmesine dair hacze muvafakat verdiği, muvafakatten sonra 26.02.2015 tarihinde borçlunun emekli maaşının aylık 1.000,00 TL'sine haciz konulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda muvafakatin, şikayetçi yönünden icra takibi kesinleştikten sonra verildiği, dolayısıyla 5838 Sayılı Kanun'un 32.maddesiyle değişik 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 93/1. maddesine uygun olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..."
SONUÇ
Öncelikle yukarıda anlatılanların yeni kanun dönemi için geçerli olduğunu belirtmek gerekir, zira eski kanunun uygulandığı durumlarda ( örneğin emekli sandığından emekli olanlar için) farklı sonuçlar ortaya çıkabilecektir.
Diğer yandan yukarıda yapılan tartışmaların uygulamada önemli olmadığını, borçlunun muvafakatinin olmaması durumunda emekli maaşının 1/4'ünden fazlasının haczedilmesinin pratikte mümkün olmadığını da tekrar belirtmek isterim.
Kısaca; nafaka alacaklarında ve SGK nın prim alacaklarında emekli maaşının 1/4'ünün haczedilebileceği, her durumda borçlunun muvafakatinin olması halinde borçlunun emekli maaşına haciz konabileceği, bu muvafakatin maaşın tamamına ilişkin olması halinde geçerli olduğu sonucuna varabiliriz.
*** Yukarıda yer alan yazı bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır. Somut olayda izlenecek yol farklılık gösterebileceğinden hak kaybına uğramamak adına bir avukata danışarak profesyonel hizmet almanız önerilir.
Comments